Güveni Kötüye Kullanma Suçu TCK 155

Güven, toplumsal yaşamın temel taşlarından biridir ve hukuk düzeni tarafından korunması gereken önemli bir değerdir. Türk Ceza Kanunu (TCK) m.155, başkasına ait bir malın kendisine emanet edilen kişi tarafından kötüye kullanılması halinde cezalandırılmasını öngörmektedir. Bu makalede, TCK m.155 kapsamında güveni kötüye kullanma suçunu detaylı olarak ele alacak, maddi ve manevi unsurlarını, cezasını, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) koşullarını ve Yargıtay kararlarından örnekler vererek konuyu ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğiz.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Nedir?

TCK’nın ikinci kitap ikinci kısım onuncu bölümünde malvarlığına karşı suçlar başlığı altında düzenlenen m.155’e göre, başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, güveni kötüye kullanma suçunu işlemiş olur. Bu suç, temel olarak bir emanet ilişkisinin ihlali olarak nitelendirilebilir. Mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununda bir tehlike suçu olarak düzenlenen görevi kötüye kullanma suçu, 5237 sayılı Kanunda zarar suçu olarak düzenlenmiştir. Yani, eski kanunda suçun oluşması için bir zararın meydana gelmesi şart değilken, yeni kanunda zararın oluşması suçun oluşması için bir ön koşuldur.   

Suçun Unsurları

Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için birtakım unsurların bir arada bulunması gerekmektedir. Bu unsurlar, maddi ve manevi unsurlar olarak ikiye ayrılır.

Maddi Unsurlar

  • Fail: Suçu işleyen kişi, yani kendisine mal emanet edilen kişidir.
  • Mağdur: Suçtan zarar gören kişi, yani malın sahibi veya zilyedidir.  
  • Suç konusu: Muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği devredilen maldır. Bu mal, taşınır veya taşınmaz olabilir. Örneğin, bir ev, araba, para veya değerli bir eşya.   
  • Hareket: Failin, zilyetliğin devri amacı dışında mal üzerinde tasarrufta bulunması veya devir olgusunu inkar etmesidir. Örneğin, emanet edilen bir arabayı satmak, rehin vermek veya kiraya vermek, emanet edilen parayı harcamak veya emanet edilen evi başkasına satmak gibi.   

Manevi Unsur

  • Kast: Failin, eylemini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesidir. Yani, fail, emanet edilen malı, zilyetliğin devri amacı dışında kullanacağını veya devraldığını inkar edeceğini bilerek ve isteyerek hareket etmelidir.   

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Cezası

Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde belirtildiği üzere, güveni kötüye kullanma suçunun cezası şu şekildedir:

  • Temel şekli: 6 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezası.  
  • Nitelikli hali: Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, 1 yıldan 7 yıla kadar hapis ve 3000 güne kadar adli para cezası.   

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

HAGB, belirli koşullar altında, mahkemece verilen ceza hükmünün açıklanmamasını ve sanığın belirli bir denetim süresi boyunca iyi halli kalması durumunda cezanın ortadan kalkmasını sağlayan bir kurumdur. Güveni kötüye kullanma suçunda HAGB kararı verilebilmesi için aşağıdaki koşulların sağlanması gerekir:   

  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyetinin bulunmaması.  
  • Suçun işlenmesiyle mağdurda veya kamuda zararın meydana gelmemiş olması veya sanığın bu zararı gidermiş olması.    
  • Sanığın kişiliği, sosyal ilişkileri, suçun işlenmesindeki koşullar ve cezanın sanık üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurularak, yeniden suç işlemeyeceği konusunda mahkemede kanaat oluşması.   
  • Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair olumsuz bir beyanının olmaması.    
  • Sanık hakkında daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair bir kararın bulunmaması.    

HAGB kararı verilmesi halinde, sanık 5 yıllık bir denetim süresine tabi tutulur. Bu süre içinde kasten yeni bir suç işlememesi ve mahkemenin belirlediği yükümlülüklere uyması halinde, HAGB kararı kesinleşir ve dava düşer. Kesinleşen HAGB kararına karşı “kanun yararına bozma” yoluna başvurulabilir. Ancak, denetim süresi içinde kasten bir suç işlerse veya yükümlülüklere aykırı davranırsa, HAGB kararı kaldırılır ve verilen ceza infaz edilir.  

Yargıtay Kararlarından Örnekler

Güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin Yargıtay kararları, suçun uygulamada nasıl yorumlandığı ve hangi durumlarda oluştuğuna dair önemli ipuçları vermektedir.

Meslek ve sanat ilişkisi kapsamında işlenen güveni kötüye kullanma suçuna örnek olarak, Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2013/14207 sayılı kararında, bir banka şubesinde çalışan ve yönetim kurulu başkanı olan sanığın, banka müşterilerine ait paraları kendi hesabına geçirerek güveni kötüye kullanma suçunu işlediği ve bu suçtan cezalandırıldığı görülmektedir.  

Daha kişisel bir bağlamda işlenen güveni kötüye kullanma suçuna örnek olarak ise, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2021/287 sayılı kararında, bir avukatın müvekkilinden aldığı parayı teslim etmemesi eyleminin, TCK m.247’de düzenlenen zimmet suçunu değil, TCK m.155/2’de düzenlenen güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu ifade edilmiştir.   

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Diğer Suçlarla İlişkisi

Güveni kötüye kullanma suçu, özellikle dolandırıcılık ve hırsızlık suçlarıyla karıştırılabilmektedir. Ancak, bu suçlar arasında önemli farklar bulunmaktadır. Güveni kötüye kullanma suçunun malvarlığına karşı işlenen suçlar karşısında sahip olduğu ayırt edici özellik mağdur ile failin suçtan önce var olan kişisel ilişkileri sonucu ortaya çıkabilmesidir.   

  • Dolandırıcılık: Dolandırıcılık suçunda, fail, mağduru kandırarak veya aldatarak malı ele geçirir. Güveni kötüye kullanma suçunda ise, mal zaten failin zilyetliğindedir ve fail, bu zilyetliği kötüye kullanarak suçu işler.   
  • Hırsızlık: Hırsızlık suçunda, fail, başkasının zilyetliğindeki malı gizlice alır. Güveni kötüye kullanma suçunda ise, mal, failin zilyetliğine rıza ile devredilmiştir.   

Güveni Kötüye Kullanma ve Bedelsiz Senet Kullanma Suçlarının İlişkisi

Bedelsiz senet kullanma suçu, TCK m.156’da malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında düzenlenmiştir. Bu suçla aslında bedeli ödenmiş veya ödenmesine gerek kalmamış olan senedin fail tarafından, yeniden ödenmeyi sağlamak amacıyla resmi makamlar önünde kullanılmasına yönelik fiiller cezalandırılmaktadır. Her iki suç da şikayete bağlı suçlar olup, kovuşturma aşamasında şikayetten vazgeçilmesi halinde dava düşer.   

Suçun Oluşabilmesi İçin Gerekli Diğer Unsurlar

Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için yukarıda sayılan maddi ve manevi unsurların yanı sıra, bazı ek unsurların da bulunması gerekmektedir.

  • Zarar: Failin eylemi sonucunda mağdurun veya kamunun malvarlığında bir zarar meydana gelmelidir.   
  • Nedensellik bağı: Failin eylemi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zarar arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Yani, zarar, failin eyleminin doğrudan ve doğal bir sonucu olmalıdır.

Sonuç

Güveni kötüye kullanma suçu, toplumda güven duygusunu zedeleyen ve ciddi sonuçlar doğurabilen bir suçtur. Bu nedenle, TCK tarafından ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş ve cezalandırılmıştır. Suçun oluşabilmesi için birtakım maddi ve manevi unsurların bir arada bulunması gerekmektedir. Ayrıca, HAGB gibi bazı durumlarda cezanın ertelenmesini veya ortadan kalkmasını sağlayan kurumlar da mevcuttur. Yargıtay kararları, suçun uygulamada nasıl yorumlandığına dair önemli örnekler sunmaktadır. Güveni kötüye kullanma suçu, özellikle dolandırıcılık ve hırsızlık suçlarıyla karıştırılmamalı ve suçun unsurları dikkatlice incelenmelidir. Suç, hem failin kendisine hem de başkasına yarar sağlamak amacıyla işlenebilir. Güveni kötüye kullanma suçu, mülkiyet hakkının korunması amacıyla Türk Ceza Kanunu’nda yer alan önemli bir suç tipidir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu TCK 155 QR Kodu