Boşanma sürecine giren çiftler, maddi yükümlülükler konusunda çeşitli sorulara cevap aramaktadır. En çok merak edilen konulardan biri de “Boşanırken borçlar ortak mı?” sorusudur. Bir boşanma davasında, eşlerin tabi olduğu mal rejimi büyük önem taşır. Türk Medeni Kanunu’na göre eşler arasında, aksine bir sözleşme yoksa, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Bu rejime göre, evlilik süresince edinilen mallar kadar borçlar da ortak kabul edilir.
Evlilik süresi boyunca alınan krediler, yapılan harcamalar ve mali yükümlülükler eşlerin ortak sorumluluğundadır. Yani evlilik birliği içinde gerçekleştirilen para borçları veya bu parayla alınan varlıklar edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olur. Bu nedenle, borçlar da eşlerin ortak sorumluluğuna girmektedir. Ancak, borcun hangi amaçla yapıldığı ve ne şekilde kullanıldığı bu paylaşımın nasıl olacağını belirleyen önemli faktörlerdendir.
Boşanma Davası ve Hukuki Süreç
Boşanma davası, iki kişi arasında kurulan evlilik birliğinin sona erdirilmesi için açılan davalardan biridir. Taraflardan biri tek başına dava açabileceği gibi, her iki tarafın birlikte başvurması da mümkündür. Bu davalar anlaşmalı ya da çekişmeli olarak açılabilir. Anlaşmalı boşanmalarda, taraflar mal rejimi, nafaka, velayet gibi konular üzerinde uzlaşarak mahkemeye başvururlar. Çekişmeli boşanmalarda ise mahkeme, tarafların sunduğu delillere dayanarak karar verir.
Boşanma davası, evlilik birliği sona erdiğinde çiftlerin mal paylaşımını da içeren bir süreçtir. Velayet, nafaka ve mal rejimi gibi konular bu süreçte detaylı bir şekilde ele alınır. Hukuki sürecin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için, tarafların avukat desteği alması önerilir. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda boşanma davasında borçların nasıl paylaşıldığını ele alacağız.
Boşanma Davasının Nedenleri
Boşanma, taraflar arasında evlilik birliğinin sürdürülemeyecek noktaya gelmesi sonucu ortaya çıkar. Türk Medeni Kanunu’nda yer alan boşanma nedenleri şunlardır:
- Zina (Aldatma) (TMK m. 161): Eşlerden birinin sadakatsiz davranışı nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması.
- Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162): Fiziksel veya psikolojik şiddet içeren durumlar.
- Suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme (TMK m. 163): Eşin suç işlemesi veya toplumda ahlaki olmayan bir hayat sürmesi.
- Terk (TMK m. 164): Eşlerden birinin ortak yaşamı terk etmesi ve geri dönmemesi.
- Akıl hastalığı (TMK m. 165): Tedavisi mümkün olmayan akıl hastalığının evliliği sürdürmeyi imkânsız hale getirmesi.
- Evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m. 166): Tarafların artık bir arada yaşamalarının mümkün olmaması.
Boşanma davalarında yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yerindeki aile mahkemesidir. Aile mahkemesi olmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemeleri yetkilidir.
Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?
Boşanma davası sonucunda çiftlerin evlilik sürecinde edindiği mal varlıkları paylaştırılır. Eşler evlilik birliği kurulurken belirli bir mal rejimi seçebilirler. Eğer herhangi bir seçim yapılmazsa, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olur. Türkiye’deki yaygın mal rejimleri şunlardır:
- Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi: Eşlerin evlilik süresince edindiği mallar üzerinde diğer eşin de hakkı bulunur.
- Mal Ayrılığı Rejimi: Taraflar evlilik öncesi ve süresince kazandıkları mallar üzerinde tek başına hak sahibidir.
- Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi: Malın kime ait olduğu ispatlanamadığında her iki eşin ortak malı kabul edilir.
- Mal Ortaklığı Rejimi: Eşler sahip oldukları malları ortaklık malları ve kişisel mallar olarak ikiye ayırırlar.
Boşanma davası sonuçlandığında, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerliyse, evlilik süresince kazanılan mallar eşit olarak paylaştırılır. Aynı durum, mevcut borçlar için de geçerlidir.
Boşanma Halinde Borçların Durumu
Boşanma davası sırasında, tarafların sahip oldukları mal varlığı ve borçları tespit edilir. Eğer eşler arasında farklı bir mal rejimi belirlenmemişse, edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır. Bu durumda:
- Evlilik birliği içinde yapılan borçlar ortak kabul edilir.
- Kredi çekilerek alınan bir mal, ortak mülkiyet olarak değerlendirilir.
- Borcun kişisel olmadığı kabul edildiğinde, taraflar eşit sorumluluk taşır.
- Borçtan kurtulmak isteyen taraf, kişisel olduğunu ispatlamak zorundadır.
Örneğin, eşlerden biri evlilik sürecinde kredi çekerek bir ev satın aldıysa, bu ev ortak mülk olarak kabul edilir. Kredinin ödenmemiş kısmı da taraflar arasında eşit olarak bölüştürülür. Eğer eşlerden biri borcun kişisel olduğunu iddia ederse, bunu ispat etmesi gerekir.
Sonuç olarak, taraflar farklı bir mal rejimi belirlemedikçe, evlilik birliği içinde edinilen borçlar da mallar gibi ortak kabul edilir. Borç paylaşımına yönelik uyuşmazlıklar mahkemede bilirkişi raporları ile çözümlenebilir.
Boşanma sürecinde, mal paylaşımı ve borçların devri gibi konular oldukça karmaşık olabilir. Tarafların mağduriyet yaşamaması adına hukuki destek alması önemlidir.
